İş Kazası Ve Korona Virüsünün İş Kazasındaki Yeri

İŞ KAZASINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT DAVASI

İşveren işçiyi gözetme borcunun gereği olarak işçinin yaşam, sağlıkve beden bütünlüğünü işyeri tehlikelerine karşı korumak ile yükümlüdür. Aşağıda işverenin ortaya çıkan iş kazalarından özel hukuk çerçevesinde sorumluluğu incelenecektir.

 

  1. İŞ KAZASI NEDİR?

 

  • Uluslararası Çalışma örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlarına göre iş kazası;

 

“Belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan beklenmeyen ve önceden planlanmamış bir olaydır. “(ILO)

“Önceden planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olaydır. (WHO)”

  • 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tanımlar Başlıklı 3. Maddesi g bendine göre iş kazası;

 “g) İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı ifade eder.”

  1. İŞ KAZASI SAYILAN HALLER

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. maddesine göre;

“İş kazası;

  1. “Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,”

İşçinin işverene ait işyerinde bulunduğu sırada uğradığı her türlü bedensel veya ruhsal zararlar iş kazası sayılır. İşçinin nasıl yaralandığı veya öldüğü önemli değildir. İş kazasına neden olan fiil işyerinde gerçekleşmişse, iş kazası olarak kabul edilir ve tazminat davasına konu edilebilir.

  1. “(Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,”

İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle işçi kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle gerçekleşen her türlü olay iş kazası olarak tazminat davasına konu olabilir.

  1. “Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,”

İşçinin iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi durumunda asıl işini yapmazken geçen zamanlarda meydana gelen kazalar iş kazasıdır.

  1. d) “(Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,”

Emziren kadın işçinin, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda meydana gelen kazalar iş kazasıdır.

  1. e) “Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.”

İşçinin, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen her türlü kaza iş kazasıdır. (trafik-iş kazaları)

  1. İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASI NEDİR?

İş kazası tazminat davası; iş kazası sonucunda bedensel veya ruhsal bir zarara uğrayan işçinin, ölüm halinde ise yakınlarının işverene karşı açabildiği maddi veya manevi tazminat davasıdır.

  1. İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASI KİMLERE KARŞI AÇILABİLİR?

İş kazası nedeniyle tazminat davası, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve tam kusurlu olan işverene, alt işverenlere, işverenin çalıştırdığı kişilere, aracı kişilere karşı açılabilir. İş kazası sebebiyle zarara uğrayan işçi, taleplerini sorumlulardan her birinden, birkaçından ya da tamamından müteselsil sorumluluk hükümlerine dayanarak isteyebilir.

  1. İŞ KAZASI SEBEBİYLE MADDİ TAZMİNAT DAVASI

İş kazası neticesinde bedensel ve ruhsal bütünlüğü zarara uğrayan işçinin zararını gidermeyi amaçlayan maddi tazminat hakkında İş Sağlığı ve güvenliği kanununda bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla maddi tazminata ve bedensel zararla sonuçlanan tüm sorumluluk hallerine Borçlar Kanununun genel hükümleri uygulanmalıdır. Türk Borçlar Kanununun 49. Maddesine göre; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Söz konusu hüküm doğrultusunda cismani zararlar, kazanç kaybı veya malvarlığında meydana gelen eksilme maddi tazminat davası ile karşılanabilir. 

Cismani zararlar, bir organın kopması, kırılması, yaralanması veya görme ya da işitme duyularının azalması yahut yitirilmesi, kalp krizi geçirilmesi biçiminde olabilir. Anatomik yapıda bir değişiklik olmaksızın iş kazası sonucunda ruhsal durumun bozulması, psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkması da beden bütünlüğünün ihlali sayılır.[1]

İş kazası sonucunda yaralanma meydana gelmişse, işçinin bizzat kendisi açabilir. Yaralanan işçinin yakınları maddi tazminat davası açamaz. İş kazası sonucunda ölüm meydana gelmişse, işçinin yakınları maddi tazminat davası açabilir.

Maddi tazminat çerçevesinde talep edilebilecek giderler;

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 53’e göre ölüm halinde talep edilebilecek giderler şunlardır:  

  • Cenaze giderleri.
  • Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
  • Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 54’e göre bedensel zarar halinde talep edilebilecek giderler ise şunlardır:

  • Tedavi giderleri.
  • Kazanç kaybı.
  • Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
  • Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
  1. İŞ KAZASI SEBEBİYLE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

İş kazası sonucunda bedensel veya ruhsal bir zarara uğrayan işçi veya ölümlü iş kazalarında ailesi ve yakınları çekmiş olduğu bedensel veya ruhsal acı, elem, keder ve ıstırap sebebiyle manevi tazminat davası açabilir. Tabi ki iş kazası sonucunda duyulan acı ve üzüntünün parayla ölçülmesi olanaksızdır. Ancak manevi tazminatla bir açıdan da olsa duyulan acı ve üzüntü dengelenmeye çalışılmaktadır.

  1. Kimler manevi tazminat isteyebilir?
  • İş kazası ölümle sonuçlanmışsa; Türk Borçlar Kanununun 56. Maddesine göre; Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” Bu hakkı işçinin ölümü nedeniyle içten acı ve ıstırap duyan yakınları kullanabilir. Yargıtay’a göre; “Burada önemli olan aile hukuku çerçevesinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Böyle olunca da uzak ya da yakın hısımlık bağları yerine ölenle çok yakın ve içtenlik taşıyan bir bağlılığın varlığı aranır.” (Y4HD 5.3.1979, 9973/2900.,Y4HD 18.10.1973,10302/8845)
  • İş kazası ölümle sonuçlanmamışsa; Bu durumda manevi tazminat isteme hakkı kural olarak zarara uğrayan işçiye aittir. Ancak Türk Borçlar Kanunu 56/2’ye göre ağır bedensel zarar halinde de işçinin yakınları manevi tazminat isteyebilecektir.
  1. Manevi tazminatın koşulları nelerdir?

Özel hal ve şartlar her olaya göre değişmekle birlikte;

  • Hukuka aykırı fiil,
  • Fiil neticesinde bir zararın meydana gelmesi,
  • Fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı,
  • İşçinin cismani zarar görmesi, şartlarının sağlanması gerekir
  1. İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVA AÇMA SÜRESİ (ZAMANAŞIMI)

İş kazası nedeniyle tazminat davası açma süresi, Türk Borçlar Kanunu m. 146 gereğince, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. İş kazası neticesinde yaralanma(maluliyet) veya ölüm olması arasında genel zamanaşımı bakımından fark yoktur. Türk Borçlar Kanunu m. 72 gereğince; Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.”  Görüldüğü üzere, haksız fiil aynı zamanda suç oluşturuyorsa ve ceza zamanaşımı daha uzun süreliyse ceza zamanaşımı uygulanacaktır. Eğer ceza zaman aşımı daha kısa süreliyse, 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

İş kazası neticesinde maluliyet (yaralanma) vakıalarında, maluliyet oranının kesin olarak tespit edilememesi durumunda zamanaşımı süresi, maluliyetin “gelişen bir durum” nedeniyle artması halinde, maluliyetin kesin olarak tespit edildiği son rapor tarihinden itibaren işlemeye başlar.

  1. İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMELER

İş kazası sebebiyle açılacak olan tazminat davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleridir.

  • Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanun hükümlerine göre belirlenir.
  • İş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
  • İşçinin yakınları zarar görmüş ise, yakınlarının yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

İşçi ve işveren arasında yukarıdaki hükümlere aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.

  1. İŞ KAZASI TESPİT DAVASI

İş kazası işveren tarafından 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre;

“İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

  1. a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,
  2. b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur.”

İş kazası anılan maddeye göre mutlaka SGK’ya bildirilmelidir. Bildirim sonucunda SGK müfettişleri aracılığıyla inceleme ve araştırma yapar, iş kazasının meydana gelip gelmediğini, oluş şeklini ve tarafların kusur durumlarını belirleyen bir rapor düzenler. İnceleme raporuna göre iş kazası tespit edilmişse, maddi veya manevi tazminat davaları açılabilir.

Bildirim üzerine yapılan inceleme sonucun SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmemişse, iş kazasının tespiti davası açılabilir. İş kazası sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında, iş kazası kuruma (SGK) bildirilmeden tazminat davası açılmışsa, iş mahkemesi tarafından davacıya iş kazası iddiasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar etmesi için süre verilmelidir. Olayın iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde ise, davacıya iş kazasının tespit davası açması için önel verilmesi gerekir. Zira açılacak olan tespit davasının sonucuna göre tazminat davasını gören mahkemece yargılama yapılır. Dolayısıyla iş kazası tespiti davası, tazminat davası bakımından bekletici mesele yapılır.

İş kazasının tespiti sonucunda SGK tarafından bağlanan ödeneklerin veya gelirlerin maddi tazminat miktarından mahsup edilir.

  1. KORONA VİRÜSÜN İŞ KAZASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bilindiği üzere korona virüs Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak ilan edilmiştir. Yayılma hızı son derece yüksek olan bu virüs ile ilgili olarak iş veren gerekli önlemleri almadığı vakit işçinin virüs sebebiyle hayatını kaybetmesi veya zarar görmesi söz konusu olacak, bunun sonucunda da iş verenin hukuki ve cezai sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Nitekim Yargıtay’a göre de; “işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna'ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.” [2]

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 13. maddesinde iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla olayın etkilerinin bir süre devam ederek zaman içinde artması ve buna bağlı olarak sonucun daha sonra gerçekleşmesi mümkündür. İş kazası ani bir olay şeklinde ortaya çıkıp, buna bağlı olarak zarar derhal gerçekleşebileceği gibi, etkileri daha sonra da ortaya çıkabilir. Sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla olay iş kazası kabul edilmelidir.

İş veren yukarıda anlatılanlar ışığında, iş kazasına sebebiyet vermemek adına gerekli tedbirleri almak durumundadır. Tedbirlere örnek olarak, işyeri olarak nitelendirilebilecek yerler düzenli olarak dezenfekte etmek, işçiler için iş yerine dezenfektan koymak,  Sağlık Bakanlığının tavsiyeleri uyarınca işyeri düzenli olarak havalandırmak, maske, eldiven, dezenfektan vb. kişisel koruma donanımlarını temin etmek, yurtdışına çıkışları belli bir süreliğine durdurmak sayılabilir.

İşçiye korona virüs bulaştığı takdirde, işverenin iş kazası yönünden hukuki ve cezai sorumluluğunun doğacağı yukarıda belirtilmişti. Bu kapsamda yukarıda anlatılan iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davaları iş verene yöneltilebilecektir. Korona virüs sebebiyle işçi bedensel veya maddi zarar görür yahut ölürse, bunun sorumluluğuna iş veren katlanmak durumundadır.

Stj. Av. Deniz BAHAR

 

[1] Süzek, Bireysel İş Hukuku, 448.

[2] Yargıtay 21. HD 2018/5018E. 2019/2931K. 15.04.2019T.

Test

Form Gönderimi

OK